26 Mart 2011 Cumartesi

Broadway , NYC



Mart ayinin son gunleri olmasina ragmen kar yagdigi,yagmasa da ayazi ve ruzgariyla icimizi titrettigi icin ,bu aralar sokaklarda yuruyup havaya direnmek yerine kapali mekanlara siginiyoruz. Buradan ilkbahara sesleniyorum; gel artik!
Haftasonu munasebetiyle New York'da birseyler yapmaya/gormeye niyet ederek birkac hafta once tesadufen gazetede hakkinda yazi gorup kesfettigim bir tiyatro oyununa gitmeye karar verdik. Baska oyunu gormezdi gozumuz zaten, zira ailecek severek izledigimiz oyuncular vardi kadroda.
Oyunun adi "That Championship Season"
Oyuncular da Jason Patric, Kiefer Sutherland,Brian Cox,Jim Gaffigan,Chris Noth idi. Ozellikle Kiefer Sutherland (bizim icin o hala kahraman Jack Bauer) ve Chris Noth'u (yakisikli Mr.Big) sahnede kanli canli izleyecek olmak ayrica heyecan vericiydi.
Oyun konu itibariyle, vakti zamaninda basketbol sampiyonlugu kazanmis bir takimin yildiz 4 uyesi ve koclarinin 20 yil sonra tekrar bulusmalarinda kendileriyle ve birbirleri ile olan hesaplasmalarini anlatiyor. Kadronun tamaminin yuksek oyunculuk becerilerinin de etkisiyle oldukca guzel bir oyun olmus.Geldigimize ,gordugumuze sevindik.
45ser dakikalik 2 bolum sonunda oyun bitti,perde kapandi, tekrar acildi, selam verdiler.Henuz seyirci alkislamaya devam ederken Kiefer Sutherland bir adim one cikarak konusmaya basladi.
Once seyirciye tesekkurlerini sundu , sonra da "abilerim,ablalarim" seklinde devam etti. Meger siddet goren kadinlar,AIDSle savasanlar ve evsizler yararina 1 sise viskiyi acik arttirmayla satacaklarmis! Tabii bu esnada Chris Noth'un da etinden sutunden faydalanildi. Halen korudugu cazibesi sayesinde siseyi en son 1500 dolara satarak hayirli bir is yapmis oldular.Bizim icin de degisik bir tiyatro tecrubesi oldu.
Kitap okuyun/okutun diye yazdigim gun memlekette basilmayan kitap baskinlari vardi, tiyatroyu da ihmal etmeyin demek istiyorum ,oynanmamis oyunlari da engelleyecekleri gunlerin hic gelmemesini dileyerek!
Dunya tiyatrolar gununuz de kutlu olsun!

23 Mart 2011 Çarşamba

o kitap,bu kitap,su kitap




Ipad zimbirtisi oncelik oldu diye kindle'dan vazgececek degilim.
Zira belki de hayatimda yaptigimiz en mantikli elektronik alisverisinin bu oldugunu dusunuyorum. Bahsettigim cihaz Amazon Kindle adindaki e-reader, yani elektronik kitap okuma cihazi. Teknik ozelliklerine girmiyorum fakat e-ink denen teknoloji arastirilmasi gereken muhim bir gelismedir, ilginize.
Malum toplamda birer valizle gezici olarak yasadigimizdan , yanimizda kitapligimizi gezdiremiyoruz. Benim kitaplara dair sevdigim seylerden biri daha once okudugum kitabi alakasiz bir zamanda aklima geldigi anda soyle bir karistirmak idi. Fakat her seyahatimizde 1-2 kitap yanima alabiliyordum, onlari da surekli karistirmak istemiyordum.Ne yalan soyleyeyim, nedendir bilinmez bir suredir cok da kitap okumuyordum.
Sonuc olarak, kindle almamizla birlikte, butun kitaplarimi yanimda ustelik coook hafif bir sekilde tasiyabiliyorum. Bu mevzuda en cok tartisilan hep elektronik bir cihaz mi yoksa kitap kokusu mu oluyor. Ki bu mevzuda ben de eski kafali sayilir(d)im. Hala da kitap kokusunu, sahaflardan alinan kitaplari ayri severim. Fakat mektup yazmayi/almayi da seviyorduk degil mi? Simdi de e-mail yazmaya/almaya bayiliyoruz.
Son olarak ; eger eski kitap okuma aliskanligimi bana geri kazandirdiysa, butun kitapligimi yanimda tasimama yariyorsa ve zaman zaman dalip da bir kitap sayfasi gibi sayfa cevirmeye yeltenebilecegim sekilde goz yormayan ve gercege yakin bir gorunum kazandirabildiyse ben o teknolojiyi kullanir ve de desteklerim.
Maalesef henuz turkce e-kitap yok amazon'da. Yakin zamanda turk yazarlar/yayinevleri de bu konuya uzak kalmayacaklardir diye dusunuyor, en azindan umuyorum.

Peki yazar burada ne demek istemis?
Kindle cok guzel bir cihaz fakat Kindle veya baski farketmez, bol bol kitap okuyun/okutun, korsandan da uzak durun!

20 Mart 2011 Pazar

ben senin bana gelebilme ihtimalini sevdim!



Aslinda bir suredir kullandigim ve cok memnun oldugum e-reader olan kindle'dan bahsetmek istiyordum. Fakat son birkac gundur taniklik ettigimiz ilginc gelismeler yuzunden onun yerine ipad2'den soz etmem gerektigine karar verdim.
Ilgilenenlerin ve hatta ilgilenmeyenlerin dahi cogunun bildigi uzere, Apple cikardigi tablet "mucizesinin" ikinci versiyonu olan Ipad2'yi gectigimiz hafta magazalarinda satmaya basladi.
Zaten meraklilari bekliyordu, dedikodular aylardir sanal alemde dolasiyordu, yeni eklemeler olacakti vs. Steve amca olmeden goreyim diyerek hizlandirdi belki de, bilemiyoruz.Sonunda 2 mart'ta tanitti kendisini. Onunde de kamerasi vardi artik, daha hafif,daha hizliydi. 11 mart'tan itibaren de Apple magazalarinda satisa sunacaklarini soylediler Amerika ve birkac ulkede daha.
Buraya kadar hersey normal. Gelelim bizim (Apple urunlerini seven ve maalesef teknolojik urunler konusunda zaafi olan bir ciftten bahsediyoruz) aklimizin ermedigi kisma. Once duyduk ki ablanin biri New York 5.cadde uzerindeki Apple magazasinin onunde ilk gun olusan kuyrugun en onundeki sirasini neredeyse 2 ipad alinabilecek bir paraya satmisti. Bu paranin icine cihazin kendisi dahil degildi, sadece uzun saatler boyu bekledigi yerini satmisti. Buna da peki dedik. En azindan bir taraf akilli davranmis ve talebi gorerek parasini kazanmisti.
Biraz zaman gecip incelemeleri okuyup,kendisini de magazada birkac kez inceledikten sonra biz de alsak mi diye dusunerek gectigimiz cuma aksami evimize en yakin magazaya gittik. Tabii ki her elektronik alisverisi oncesi oldugu gibi bizde de sekerciye giden cocuk havasi yok degildi. Fakat calisanlardan biri ,maalesef elimizde kalmadi, yarin gelmesini bekliyoruz sabah bir deneyin isterseniz dedi. Ve ekledi ; "Normalde sabah 10'da aciyorduk, fakat bu Ipad2 satislari nedeniyle 9da aciyoruz. Yalniz erken gelen alir,sona kalan dona kalir usulu satis yaptigimiz icin sabah 7de burada siraya girmeye basliyorlar haberiniz olsun" Biz de o kadar vahim durumda olmadigimizi ,zaten yola cikacagimiz icin sabah erken kalkacagimizi ve 9bucuk -10a dogru bir gelip bakacagimizi, ama bir ipad ugruna cumartesi gunu sabahin 7sinde kuyruga girmeyecegimizi konustuk.
Ve cumartesi saat 9.45 gibi alisveris merkezine gittigimizde,acaba acik midir bu saatte, manyaklik mi ediyoruz derken karsimiza saatlerdir bekledigi portatif sandalye getirmis teyzelerden,yere oturmus hintli abilerden belli olan 30-35 kisilik bir sira cikti. Tamam eger 15 dk. sonra magaza acilacak ve alacaksak sira beklemek makul olabilir diyerek siraya gectim. Ama hala icim de rahat degil, deli miyiz biz napiyoruz sorgulamalari yapiyoruz.
Daha 1-2 dk. gecmemisti ki, calisanlardan biri siradakilere soyle bir duyuru yapti "arkadaslar,ipad2 icin bekliyorsaniz henuz elimize kargo ulasmadi, bugun gelip gelmeyecegini de bilmiyoruz'. Ben direk ciktim siradan, baska islerimiz vardi ve onlari halletmek uzere uzaklastik. Alisveris merkezinden cikarken saat 11e geliyordu, gecerken tekrar baktigimda ,siradan cikanin bir tek ben oldugumu ve hatta siraya eklenenler oldugunu gorduk.
Ve sorduk calisanlara, - "biz mi yanlis anladik ? bu arkadaslar neyi bekliyorlar ? "diye.
Aldigimiz cevap daha da ilgincti - "kargo gelme ihtimaline karsi buradalar!"
-Gercekten mi?
-Evet ,problemliler biraz!

Gercekten bir problem vardi. Ve maalesef problem birkac kiside degil buyuk bir cogunluktaydi.Kuyruktakilerin o yorgun,bitkin, gunlerdir birsey yememis bir insanin ekmek kuyrugunda beklemesi gibi bekleyisleri bizde buyuk bir saskinlik ve ofke yaratti. Hala da bir anlam veremiyoruz. Amerika'da neredeyse butun magazalarda tukenmis durumda su anda bu cihaz. Kargo geldigi gibi satiliyor diyor calisanlar. Cunku zaten gelebilme ihtimalini sevip bekleyenler kapilarin onunde gunlerini geciriyor.

Bunu teknoloji urunlerine olan bagimlilik,once almanin verdigi sukse veya baska bir hastalikli ruh haliyle bile aciklayamadik biz. Bilen varsa beri gelsin!

16 Mart 2011 Çarşamba

insan kus misali

Yolculuk aslinda uyumak,film izlemek,kitap okumak gibi yapmaktan her zaman keyif alacagim aktiviteler icin en ideal zamandir.Bu yuzden de cok severim. Sevmeye de devam etmek istiyorum.

Fakat ilk uzun sureli ucak yolculugumda (8 saat idi) saglam binip hasta inmis biri olarak ve de son zamanlarda cok sayida uzun yolculuklari tecrube ettigimden kendim icin aldigim notlari sizinle de paylasmak isterim.

-yanina ne alacaksan al ya valizinde ya da sirt cantanda olsun. elinde kolunda sarkanlar daha binmeden seni yorar. ve mumkunse ucak icine gereksiz fazla esya alma.
*Yaninda mutlaka olmasi gerekenler (bazi ucaklarda temin ediliyor ancak her ihtimale karsi) ;
--mutlaka okuyacak birkac kitap-dergi (fazla da alip hamallik etme)
--seker,biskuvi vb. yiyecekler , hem seni oyalar hem de dagitilan yemekeri yiyememen durumunda seni ac kalmaktan kurtarir.
--mutlaka bir agri kesici,dudak koruyucu krem,dis fircasi ve macun.
--gerek duyuluyorsa boyun ve bel icin yastik.
--uzerine ortebilecegin sal veya hirka
--kendi kulakliklarin
--muzik dinleyip,film izleyebilecegin bir cihaz.

*yolculukltan once mumkun oldugunca uykusuz kalmaya calis ki yolda uyuyabilesin. ya da normalden fazla spor yap, temizlik yap, ucaga bindiginde uyuyacak kadar yorgun ol, dozunu da iyi ayarla ki hasta olmayasin!
*mumkun oldugunca rahat seyler giymeye calis
*seviyorsan yemekle birlikte 1-2 kadeh icki ic
*uyanik oldugunda ara ara ufak yuruyusler yaparak kolunu,bacagini koltugun seklini almaktan kurtar, elini yuzunu yika.


geriye kalan yakininda aglayacak bir cocuk olmamasi , hatta hemen yan koltukta oturan kimse olmamasi icin dua etmek.

hadi hayirli yolculuk!

Insan, ozler.

Subat ayinin son gunlerinde , bir cilginlik yapip Turkiye'ye gittik. Cilginlik bunun neresinde derseniz,toplamda 5 gunumuz ,gidilecek 3 sehir ve gorulecek cook insan vardi.Bir kismiyla gorusemedik, gorusebildiklerimizle de kisa zamanlar gecirebildik. Yine de bu ziyaret bize cok iyi geldi. Neredeyse 8 aydir memleketten uzakta idik, biraz ozlem giderdik, booolca yemek yedik :)
Insan, ozluyor evet.
Neyse ki internet var,skype var,iyi ki ozledigimiz herbiri cok guzel&ozel dostlarimiz,ailelerimiz var.
Boylece ozlemenin de anlami var.

Hepinizi pek cok seviyoruz.