27 Mayıs 2009 Çarşamba

Paris - 1




Kalabalik, eski , sidik kokulu , karanlik , uzun upuzun koridorlari olan bir yer Paris metrosu. (paris metrosu diyince daha havali oluyor)
Geldigimin ilk gunu metroya binip de aracin icinde birden baslayan bangir bangir muzigi duyunca (ustelik rap!) tek irkilenin ben oldugunu farkettim. Neredeyse her istasyonda birileri muzik yapiyor , hem de oyle boyle degil saksafon calan abiden , tap dance yapana kadar her turlusu var, sesler danslar muhtesem. Aracin icine binenler biraz rahatsiz edici oluyor fransizlar icin ama ben yagmurda islanip kendimi metroya atmisken burnumun dibinde flut ve akordeonla "those were the days" caldiklarinda kalkip Fener icin opera soylemiyim diye kendimi zor tutmus ve cokca eglenmistim.
Sehirde gezerken muthis kolaylik sagliyor bu paris metrosu (hala havali!). Kostebek gibi bi yandan girip diger yandan cikiyorsunuz , trafige girmeden ustelik gayet makul fiyatlara.
Tip1:Eger turist iseniz veya kart alacak kadar cok kullanmiyorsaniz , yine de 10 biletlik carnelerden alin , daha uygun oluyor. Fakat sehri ve tabii ki metro hatlarini farkli bolgelere ayirdiklari icin bilet alirken hangi zone olduguna dikkat edin.
Her istasyonun da kendine has bi tipi dizayni var. Bizimki gibi oyle 5 durakli olmadigindan genel konsepti koruyarak renkli fayanslarla , duvarlardaki resimlerle degistirmisler. Kimi duraklarda gecisler turnike iken kimilerinde bileti okutunca acilan cam kapilar var. Ama tabi bircoklari icin bunun bi onemi yok cunku onlar siz bileti okutur okutmaz acilan cam kapidan pesinizden gececek ya da turnikenin ustunden ziplayiverecek kadar atletikler. Cam kapi tamam da (tabii ki biz de yaptik ahahahah) turnikeden nasil oyle ziplanir arkadasim reklam filmi mi cekiyoruz zip zip?

Fakat dilencisinden muzisyenine, ayyasindan manavina kadar asagida ayri bi sehir daha var ve eger sen bu metronun gitmedigi bir yere gidiyorsan , cok tehlikeli islere bulasmissin dostum , orda muhtemelen yabancilari sevmiyorlardir.

Kisaca hastasiyiz kendisinin.

14 Mayıs 2009 Perşembe

100 metre ileriye tasindik!

Previously on Happy Family:

Hemen kisa bir ozet gecerek blogumuzu yine yeniden aciyoruz.

Benim beyim bir expat :)

Bir nevi sen bizim icin calis biz de seni ordan oraya dolastiralim anlasmasi iste.
Hal boyleyken yeni durak Paris idi ve yeter gayri bu ayrilik diyerek beraber gitme karari aldik. Sonuc ; ben 22 Nisan itibariyle Paris topraklarina ayak basmis ve Gare du Nord'dan elimde valizlerle cikinca "Seni yenicem Pariiiis" diye haykirmis bulundum. (evet evet yaptim ve cok eglendim )

Birkac gun bekledikten sonra 24 Nisan gunu evimize de yerlestik. Cok cici pek guzel bir binanin 2. katinda ben diyim 100 sen de 200 metrekare havuzlu jakuzili bir ev burasi. Evet evet gercekten. Ama hizmetci istemedim ben o ne oyle evin icinde yabanci olmaz dedim! Bir uyandim ki ter basmis :)

Sonra bir hafta kadar internet gelsin diye bekledik ki sevgili internetimizin,televizyonumuzun ve hatta telefonumuzun oldugu ufacik tefecik kutu ups gorevlisi arkadasin sefkatli kollarinda bize ulasti.

E geldigimizden beri de yedik , ictik , gezdik efendim evet.

Detaylar sirayla.

Simdilik au revoir!