22 Şubat 2011 Salı

aşçı : a. 1. Yemek pişirmeyi meslek edinen kimse




Asciysaniz eger , bunun 2 sebebi olabilir diyor ascinin biri ;
-zaten asci dogmussundur,
-issizsindir

Son zamanlarda her ikisinden de cok sayida ornek gormeye basladik.
Isini gucunu bu ugurda birakanlar,ya da alakasiz bir is yaparken bir yandan yemekle ugrasanlar, bir de issiz gucsuz olunca eh bari yemek yapayim, tarif vereyim diyenler. Hos bir de simdilerde filmlerde gorup aldananlar, heves edenler de var. Hasili moda oldu bu meslek son yillarda.

Yillarca hayalini kurdugum meslegin ascilik olmasi, beni de sonunda mutfaga soktu. Yemek yemek ve yapmak insanoglunun yaptigi en eski faaliyetlerden biri oldugu ve en temel ihtiyaclardan biri oldugu icin, okuyacak/ogrenecek/arastiracak ve yapilacaklar da sonsuz aslinda. Dibi yok bu isin. Ama bazi temelleri var. Ve eger bunu meslek haline getirmek istiyorsaniz , bu temelleri bir bilenden ogrenerek baslamak en sagliklisi.

Hep karsilastigim sorulardan biri ; yemek yapmayi seviyorum, okula gitmeyi dusunuyorum. Ne yapayim?
Genelde arkadaslarima tavsiyem su sekilde oluyor ; sabahin 7sinde 1 kg. sarimsak temizleyip pure yapmaktan tiksinmeyip , calisirken bir yandan da cayini yudumlayabiliyorsan, sabahtan aksama kadar tek yaptigin is patlican kizartmak oldugunda o gunun aksaminda isi birakmayacaksan,herkesin eglendigi saatlerde (ozellikle haftasonlari , yilbasi aksamlari ,bayram,seyran) onlarla olmak yerine calisabileceksen neden olmasin? :) Cunku bana da bunlar soylendi! Soylendi ve de gordum, yasadim.
Henuz yolun cok basinda olmama ragmen , bunlarin bilincinde ve hala istekliyim. Insanlarla kavga edip, lanet okuyup, ertesi gun sabahin korunde mutfaga giren cok asci var. Hepsi de biraz deli! Okulda ilk soylenenlerden biri de bu olmustu bize ; bu tam bir deli isidir, neye bulastiginizdan haberiniz yok daha!
Haberimizin olmadigi cok sey varmis, ekim 2009dan bu yana teker teker ogrenmeye basladim.
Bu gorduklerimi,yasadiklarimi,okuyup ogrendiklerimi de burada zaman zaman ilgilenenlerle paylasmak isterim.

Simdilik durum bundan ibaret,

Sevgiler :)

15 Şubat 2011 Salı

Macera dolu Amerikaaaa! 1.bolum

Leylegi havada goren degil, son zamanlarda leylegin bizzat kendisi olan kendim ve sevgili kocam ve golgelerin gucu adina, merhaba ! :)

21 Ocak'ta kralicenin topraklarindan ayrilmis, Amerika'ya dogru havalanmis idik. Bu benim ucakla en uzun surecek ilk yolculugum olacakti, oldu. Oldu da, basinctan midir, keci virusunden midir bilmiyorum, saglam bindigim ucaktan baya bi yamulmus olarak indim. 8 saat bana fazla bile gelmisti. Salih'in sirket toplantisi geregi once Baltimore'a gittik.
Hava bir kis gunu olmasi gerektigi kadar soguk fakat karsiz,ruzgarsizdi , gayet guzel denebilirdi yani. Otele yerlestik ve ertesi gun , tabii ki ilk jetlagimin sayesinde sabahin 5inde uyanarak Baltimore'un gun dogumunu izleyebildim.






O gun Baltimore'u gorme sansimiz da oldu. Cok soguk olmasina ragmen, liman bolgesini gorebildik. Oldukca sakin, deniz manzarasi, limani,marinasi ile guzel bir sehir. Ozellikle deniz mahsulleri ve meshur crab cake'i ile de midemizi ve gonlumuzu fethetti. Baltimore'un da icinde bulundugu Maryland ve Virginia'da avlanan blue crab adinda sirin mi sirin bir yengec cesidi var ki ondan yapilan herseyin lezzetli oldugu soyleniyor :) Ayni zamanda crab chowder da lezzet harikasi olup kisin icinizi isitabilir.



Ne var ki, ilk gunun aksaminda iyice viruse teslim olmam yuzunden , Baltimore'daki kalan gunlerimizi ben otel odasinda dinlenerek, Salih de toplantilari bittikce hasta bakarak gecirdik. "Neyse ki seneye kongre yine burada olacak" diyerek yemedigimiz yemekleri bir sonraki ziyaretimize biraktik.

Otelde birkac gun dinlendikten sonra baya toparlanmistim. Fakat kac gundur yatmis olmanin verdigi bir sersemlik de vardi uzerimde. Ve bizim oradan ayrilacagimiz son gun sabah hava daha bir sogudu ve cilginca kar yagmaya basladi. Planimiz kiraladigimiz arabayla Stamford'a gidip kalacagimiz evi gorup, esyalarimizi birakmak, vakit kalirsa bir gun de New York'u gezmekti.Daha sonra Baltimore uzerinden tekrar Londra'ya donup 4 gun kalacaktik. Ve sonra tekrar Amerika.
Fakat isler oyle olmadi. Biz havaya inat pek buyuk bir keyifle ve nese icinde aksam uzeri 5 gibi yola ciktik. Kar yagiyordu ve biraz biraz tutmustu da ama trafigi aksatacak kadar degildi. Ne var ki yolda ilerledikce kar ve ruzgarin siddeti artmaya basladi. Hava da coktan kararmisti. Hiz siniri tabelalari 30 mili gosteriyor, biz 20 mille anca gidebiliyorduk. Ya da kayabiliyorduk demeliyim. Bir sure cabaladik, cunku hava durumunda gece 2de kar yagisinin duracagini soylemislerdi. Fakat artik iyice onumuzu goremez hale geldigimizde farkettik ki kenarda mecburi duraklama yapan araclar da artmaya basladi. Otobandan iceri dogru girerek bir otele siginmaya calistik fakat yer yoktu. Neyse ki ikinci denemede Philadelphia'da Mount Laurel adinda, daha once adini hic duymadigimiz bir yerlerde otelde yer bulduk ve oraya sigindik. En azindan yol stresimiz kalmamisti. Ertesi gun oglen yakin cevreyi gezmeye diye cikip da "aaa yollar baya acilmis, kar da yok, hadi esyalari birakip donelim" diyerek eve gidisimiz de pek bir delilik oldu. Ama guzel oldu. Valizlerimizden kurtulmus bir sekilde, o geceyi de Mt. Laurel'de gecirerek ertesi gun Baltimore'a , oradan da Londra'ya gittik.



10 gun icinde 3 kez okyanus otesi ucus yapmamiz,karda tipide mahsur kalmamiz,benim hastaligim derken Amerika'yla bu ilk tanismamizda Rafet El Roman'in kulaklarini da cokca cinlattik.
Macera dolu Amerikaaaaa!

8 Şubat 2011 Salı

9!

Tarih; 8 Subat 2011!
Bizim asik oldugumuz ilk gunun uzerinden 9 yil gectiginin hatirlaticisi tarih!
Demek isterim ki sevgilim ; her kosulda, dunyanin her kosesinde, hergun biraz daha cok, seviyorum seni. Ve biliyorum ki herseyden cok seviliyorum!
Nice yillara!

<3