16 Kasım 2009 Pazartesi

ah Istanbul ah!



Bir sehri ozlemek bazen tasini, topragini ozlemek bile olabilir! Ama yok oyle degil bu , daha cok dinginligini ozledim sanki ben bu sehrin. Ve tabii ki oradaki sakin hayatimizi! Istanbul kadar hic bir yeri sevmeyecek olsam da , bu olmayacak bir ask gibi. Oyle ki burada yaslanabilecegimizi bile hayal edemez oldum. Ya yari yolda gomecek ya da biz onu terkedip bayramlarda ziyaretine gelecegiz.

30 Eylül 2009 Çarşamba

I ♥ Zurich!




Farkettim ki hep Paris hep Paris yazmisim da asil anlatilmasi gerekeni unutmusum.
Zurich'te cok kisa bir sure gecirdim ama gorecegimi gordum! :)
Boyle temiz bir sehir olabilecegini dusunmemistim hic. Evimizin salonu gibi temiz. Aman evladim ayakkabiyla girme daha yeni sildim demiyordur isvicreli anneler kesin! Isil isil bir yer iste. Tramvayi guzel , sokaklari guzel , insanlari guzel bir memleketmis burasi. Nufus az , refah bol. Herkes mutlu,herkes huzurlu.
Oyle bir emeklilik sehriymis Zurich. Etrafindaki yesiller icindeki koyleri de tablo gibi zaten.
Butun bunlarin ustune hayatin anlamini saklayan cikolatalarini da eklersek geriye pek birsey kalmiyor.
Bu kisa ziyaretimden midir bilmiyorum ama cok yasanilasi buldum ben Zurich'i.

Cok gec oldu ancak, buradan kisacik ziyaretimi senlendiren , beni agirlayan sevgili Ozge ve Selim'e de tesekkurlerimi bildiririm.

9 Eylül 2009 Çarşamba

Güz Tatili / Mekanlar # 1




Paris hikayelerinden hala yazilmayi bekleyenler cok , ancak bu sefer taze bir yazi olsun istedik.
Memlekete donmemiz , islerin yoluna girmesi vs derken Salih ancak yillik izin kullanabildi ve iste Eylul'un ilk haftasinda 1 haftalik tatilimizi gecirmek uzere Cesme'ye geldik. Yazlik evin Ilica'da olmasi avantajini kullandigimizdan mekan seciminde cok dusunmedik zira dinlenmek niyetindeydik.
Birkac senedir bu civarda yaz tatili gecirmemizin verdigi tecrubeleri paylasmak istedik. Ozellikle de bu sene kesfettigimiz sicak su mucizesini!
Cesme normallerinin aksine deniz ve hava gun icinde yazdan bile daha guzeldi desem yeridir. Su soguk degil , ruzgar yok denecek kadar az esiyor. Eylul ayi pek huzurluymus buralarda. Diskocu genclik evine donmus , bizim gibi doga ve sanatseverler kalmis burda :)
Neyse hava bir gun serin olacak gibiydi , biz de onceden duydugumuz denizdeki kaynak suyunu bir gorelim diye Aqua Sifne'ye gitmeye karar verdik. Ilica'ya , bulundugumuz yere cok yakin. 2 seneye kadar Ilica/Pasa Limani'nda Vekamp adi verilen bir yerdeymis bu tesis ancak Vekamp'i kapatmislar . Onlar da Sifne'de baska bir yere tasinmislar.
Sifne yoluna girdikten sonra tabelalardan Aqua @ Sifne' yi takip ederseniz kolayca bulabileceginiz bir yerde.
Bu sene Temmuz ayinda burayi actiklari icin henuz eksikleri oldugunu soyluyorlar. Su an muhtesem ilac gibi sicak suyla dolu bir havuzlari var. Cok derin olmayan bu sicak su havuzuna kuvet muamelesi yapabilir oturdugunuz ve mayistiginiz yerden de onunuzde uzanan denizi seyredebilirsiniz. Havuzun etrafi yemyesil cimler , uzerinde cesitli ve herbiri cok rahat minderler , ahsap sezlonglar var. Sadece limonatalarini denedik ki pek guzeldi. Fakat cesitli kokteyl menuleri , alkollu icecekleri , meyve tabaklari da varmis.Onumuzdeki sezon restaurantlarini , 22 odalik butik otellerini de acacaklarmis.

Kisacasi , serin havda sicacik ve minerali bol suda mayismaktan biz fazlasiyla memnun kaldik.

Yeme/icme yerleri , su parki anilariyla tatil yazilarimiz devam edecek fakat henuz tatil bitmedi!

21 Ağustos 2009 Cuma

Parisien fareler




Heryerdeler!
Metroda , restaurantta, evlerde , sokaklarda hayatin icinde :)
Bicir bicir dolaniyorlar irili ufakli. Rahatsiz olanlar icin (ki onlara cok alismis olanlar da cogunlukta) her cesit zehir ve kapan satan dukkanlar da var.
Bu da o dukkanin vitrini iste , yasayan farelere ibret olsun diye sallandirmislar birkacini.
Tasindigimizin ilk haftasinda hosgeldin demeye geldi sagolsun ama biz buyur otur demedik , sevmemistik kendisini. Yine de hayirsizlik etmedik evin heryerine sevimli pembe mamalar biraktik. Fakat bir daha gelmedi :( Bir gule gule bile demedi.
Buradan ratatouille'a selam ederiz.

19 Ağustos 2009 Çarşamba

6 Ağustos 2009 Perşembe

Shakespeare & The Company











Sonunda kurkcu dukkanina Turkiye'ye geri donduk fakat hala yazacak anlatacak cok sey var.En onemlilerinden biri de bu muhtesem mekan.
Saint Germain'de nefis bir kitabevi burasi. Gitmeden okumustum bir yerlerde ve bir gun gittik gorduk. Gorduk ki gercekten anlatildigi kadar varmis. Sonra her firsatta tekrar tekrar ziyaret ettik. Cunku ne zaman isterseniz gorebiliyorsunuz , zira gece 12ye kadar aciklar! :)
Mekan kendine has ozellikleri olan , 2 katli eski bir bina. Gozunuzun gorecegi her yerde kitap var.Disarda 2. el ve indirimde olanlar , alt katta yeniler..Gordugum kadariyla da Paris'teki ingilizce yayin satan en buyuk kitabevi. Vitrinindeki karga , iceride Jack Kerouac kitaplari ve camlari erimis bir gozluk olan dolap ,siir kitaplarinin oldugu raflardan birinde "poetry is necessary" yazisi, arka tarafta eski bir piyano (ki her yeni gelen bir tusuna basiyor gercek olup olmadigini anlamak icin!), aralarda eski kadife koltuklar var. Ust kata cikan tahta merdivenler , merdivenin basinda duvara asili cok eski bir ayna ve gazete,dergilerden kesilmis yazarlarin cesitli fotograflari..Ust kata cikarken , bu kattaki kitaplarin satilik olmadigi , fakat istediginiz kadar oturup bunlari okuyabileceginiz yazili. Bu katta cocuklar icin bir kose ve 2 oda var. Birinde 2 yatak (calisanlarin burada kalabilmesi icin) , digerinde de bir calisma masasi ve oturabileceginiz minderli oturaklar var. On taraftaki oda on bahceye ve Seine nehrine bakiyor. Herkesin gozu de balkon girisinde , oturup tozlu kitaplari inceleyebilmek icin. Bu odanin kapisinin uzerinde ise soyle bir yazi mevcut " Be not inhospitable to starngers , lest they be angels in disguise" Yine bu katta koridorda , kucucuk bir klube ve icinde minicik bir masa , uzerinde birkac kitap ve bir daktilo var. Kagit olmadigi icin gelenler cebinden cikan minik kagit parcalarina , pecetelere bu daktiloyla birseyler yazip duvara asiyorlar.
Birgun gittigimde disarida gordugum yeni gelmis kitap kolilerinin ise nasil heyecan verici oldugunu bilen biliyor :)

Sonuc olarak kendine has tarzi , icinde bulunan her turlu esya ile daginik , kafasi bulanik bir yazarin evi gibi bu kitabevi. Oyle bir an geliyor ki buranin kitap satan ticari bir isletme oldugunu bile unutabiliyorsunuz.

Yapanlarin , calisanlarin eline saglik diyor , bu duygusal aniyi burada bitiyorum.

Yolunuz duserse gidin,gorun, zaten cikamayacaksiniz :)

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Insan nedir?



Burasi Eiffel kulesinin arka tarafina dusen Trocadero'daki , aslinda seyir amacli yapilan havuz. Hava cok sicakken insanlar buraya deniz muamelesi yapiyorlar. O cimler baya plaj oluyor gun icinde. Havlusunu gunes kremini alan geliyor, kimisi yuzuyor kimisi sadece gunesleniyor , kimi de benim gibi sadece ayaklarini suya sokup serinlerken insanlari izliyor :)
Bu minicik , ufacik tefecik olmus cekik amca sadece guneslenenlerden. 2 gun ust uste kendisini orada hem de tam ayni noktada gordum. Simdi gitsem hala orda duruyordur gibi geliyor.
Etrafina ET edasiyla bakan bu cirkin amca bu sefer cok da haksiz degil ( nasil da "O an" havasi kattim bir anda eheheh)
Sakaaa diyerek kadini kucaklayip "bak valla atarim" diyen bu insan azmani , ciglik atarak cirpinarak eglenen kadin ve bizim ET.

Paris'te yaz baskadir!
:)

gezelim gorelim ogrenelim



Notre Dame kilisesinin onundeki meydanda bulunan bu nokta (nam-i diger zero des routes de france) sifir noktasi olarak kabul ediliyor ve Paris'in bir yere olan uzakligi soylenirken burasi baz aliniyormusmus..
Buraya bozuk para atanlar var. Turist olup gordugu her su birikintisine bozuk para atmak?! Neyse su yoksa da hafif bi cukurluk var burda da.

Bir de bu abla gibi ustune basanlar var ki , onlar da buraya iki ayaginla sekilde goruldugu gibi basarsa birgun mutlaka tekrar Paris'e donecegine inaniyorlar.
Para da atmadik basmadik da , ama yine gitmememiz icin bir sebep goremiyorum :)

26 Temmuz 2009 Pazar

?$%*@(*&@&


oylesine anlamli ve bir o kadar sacmaydi ki..
ne yazayim ben buna bilemedim..alin bakin iste yaa , boyle seyler de var bu sehirde yani..

21 Temmuz 2009 Salı

Hellooo!



Orsay muzesinin mobilya kisminda gezerken , bi baktik icimiz gecmis, aslinda birer sanat eseri olan o mobilyalardan aynali olanlarin birine bakarken fotografimizi cekip egleniyorduk. Arkamizda bizimle ayni hisleri paylasan espanyol cifte nanik yapar selam ederiz :))

Hemen bitsin!



Bu corapli sandaletli turistler azalarak falan degil hemen simdi bitsinler istiyorum!

9 Temmuz 2009 Perşembe

Fransiz Mutfagi!



Yedigimiz o kadar guzel yemegi , ilk defa tattigim kurbaga bacaklarini (ki ayri bir postta gorsel olarak da anlatirim) nefis krepleri , dondurmalari , cikolatali mousseleri vesaire vesaire kesinlikle goz ardi etmiyorum. Ancak bu nedir ki? Oglen yemege gidiyorsun , menuden tavuklu salata seciyorsun , ingilizce olarak da teyid ediyorsun "oui mosyo chicken salad" diyerekten. Ve gelen bu! Haslanmis soguk yarim tavuk ,ki tuyleri bile kismen derisinde mevcut , yaninda da marul :)
Bitiremeyince de "ooo matmazel didn't you like iit?" diyecek kadar da ilgiliydi saolsun ahahahha

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Beles sanat gunleri



Paris'te gezilmesi gereken bolca muze var malum. Ve soyle de bi guzellik yapmislar, her ayin ilk pazar gunu muzeler ucretsiz. Biz de firsattan istifade ederek gezdik tabii ki:) Dun de bu ayin firsati olarak Musee D'orsay secmistik. Sehir her firsatta "odun olma sanata biraz ilgi duy , bak bakalim Monet kimmis Rodin ne yapmis gor" diyor baya gozune soka soka. Cok da guzel ediyor.
Geziniz gorunuz, heykele resme doyunuz.

etrafa verdiginiz rahatsizliktan dolayi?

Burda binalarin cogu birbirine cok yakin. Yani o kadar yakin ki pencereler ic ice , bizim karsidaki arkadaslar sigara icince biz camdan kokusunu alabiliyoruz o derece. Ve yine pencereden gorunen bitisik binada insaat var. Geldigimizden beri otel yapiyorlar ,biz gidiyoruz diye de bitiriyorlar sanirim. Ama gun icinde matkap cekic sesleri bazen dayanilmaz oluyor. Hele de hava sicak ve cam pencere acmak zorundaysan.
Fakat ilginc olan su ki, bu gurultulerin arasinda zaman zaman calisan iscilerin isliklarini duyuyorum. Her insaat gibi burda da sarkilar , turkuler soyleniyor iste. Ama hani insaat sesi duyunca insan refleks olarak bi uzun hava , bi turku bekliyor. Bunlar La vien rose'dan those were the days'e hatta bu siralarda cesitli Michael Jackson sarkilarina kadar genis bir repertuara sahipler.Gundemi takip ediyorlar haliyle.
Zamanla buna da alistim , taaa ki hep beraber neseyle La Isla Bonita soylediklerine sahit olana kadar ahahhahahah

Daha ne diyim bilemedim :)

2 Temmuz 2009 Perşembe

bakkalimi istiyorum!

Birkac hafta onceydi , pazar gunu krep yiycez ama un bitti! ahahhaha yok be bildigin manti aciyorum , ama un gercekten bitti :( cok zor boyle gurbet.. neyse ciktim disari ama tabii pazar oglen ne monoprix acik ne franprix ne baska bisey..iste o zaman farkettim minicik daracik bi bakkal varmis karsi sokagimizda , arada derede.
Farkettim ki burda bakkal diye bisey yok. Hani boyle aksam eve gelirken ekmek de alabilecegin , sigara da kola da hatta yogurt da.
Neyse ki memleketimde az da olsa hala varlar ve ben onlari cok seviyorum.

Burdan mersindeki zubeyir abiye , istanbuldaki haci bakkala selam ederim :)

30 Haziran 2009 Salı

alisveris cilginligi

Meshur indirim gunleri basladi pariste. Heryer %30dan %70e indirdi kazikladiklarini biraz biraz. Bugun son gunlerimde alacak birsey var midir diye La Fayette'e gittim. Cilginlik diye birsey varsa o da bu iste! Insanlar delirmis gibi bu sicakta birbirlerini yiyor alisveris yapmak ugruna. O koca magazanin icinde heryer et (insan olamaz onlar zira) yapis yapis sicakta cekilecek gibi degil. Nerde hani kriz niye sizi vurmadi diyesim geldi gucci'deki louis vitton'daki kalabaligi gorunce.
Tabi ki bu kalabaligin asil mahser yeri belli : kadin ayakkabilarinin oldugu reyon!
Hani atalarimiz demis ya bir ayakkabi asla yetmez diye , az bile demmis.
Sonuc olarak bu kalabalik, sicak ve zombi kadinlar yuzunden indirim falan gormek istemiyorum!

25 Haziran 2009 Perşembe

kopekler icin paris



Butun sehirde her yerde bu ve benzeri buyuklukte farkli cinslerde cokca kopek gormek mumkun. Ozellikle evsizlerin ve yaslilarin mutlaka kopekleri var. Evsizlerin kendine bakamazken kopeklerinin olmasi garip gelmisti ama gercek soyleymis. Belediye ya da hangi kurumsa o ,bunlara sahipsiz kopeklere baktiklari icin 3-5 kurus para veriyormus. Onlar da 2 lokma yemeklerini kopekleriyle paylasiyorlar.
Fakat evsiz ya da degil , hepsinin kopegi kendileri gibi pislik icinde.
Bir de su var ki bu hayvanlar burada insan muamelesi goruyor , cafelere ,restaurantlara , metroya otobuse , markete , akliniza gelebilecek heryere ,sahipleri nereye giderse oraya aliniyorlar. Boylece metroda arkanizda oldugunu farketmediginiz bisey elinizi yalamaya basladiginda once akliniz cikiyo sonra onlarin heryerde olmasina alisiyorsunuz.

23 Haziran 2009 Salı

fete de la musique



21 Haziran'in mevsim donumu olmasi nedeniyle duzenlenen bir muzik festivali bu. Yerel amator gruplar sehrin sokaklarina dokuluyor bu etkinlik icin. Diger gunlerde de parklarda papyonlu amcalardan olusan jazz gruplar gorsek de bu ayri bir eglence. Herkesin elinde biralar saraplar , metalden etnik muzige kadar cesit cesit ,desen desen sarkilar :) nasil trt anlatimli bir post oldu bu da boyle
guzeldi gezdik dinledik dans ettik , memleket meselelerini de unutmadik keske istanbul'da da olsa dedik..

22 Haziran 2009 Pazartesi

Bu gece bardaaa

Bir kere insan burda gonul rahatligiyla sarhos olamiyor arkadasim. Neden mi? Bi biraya 9 euro vermek cok da kolay degil de ondan :( Hayir 1 tanesine verdik 2ye de verdik de 2 bira kime yeter bu biiir , gittigimiz yer de herhangi bir bar bu da iki. Sadece ilk gittigimizde degil heryerde boyle. Neyse iste birayla long island ice teanin ayni fiyata satildigi bir yerden bahsediyorum tabi o da garip biraz.
Sonuc olarak biz bu haftasonu , artik damarlarimiz fazla saglikli kanla doldu bu bize zarar diyerekten attik kendimizi paris'in gece alemlerine.
Ilk gittigimiz bar sehrin oldukca islek bir mahallesinde (Saint Germain) ara sokakta bir bar. Ilginc bi tarafi yok bar iste. Yani en azindan ben 2ye dogru o bardan cikarken oyle dusunuyordum kii , kapidaki siyahi cam yarmasi abi babacan bir tavirla "sssstt sessiz olun" dedi. Hayir daha bisey de icmemistik ama dogru duyuyorduk. Adam bize baya " hadi evladim , kapinin onunde gurultu yapmayin komsular uyanacak papaz olucaz" diyince ordan uzaklastik. Zaten o dakkada ictiklerim etki etmisse de ayilmis bulundum , yalan oldu veridigimiz oyrolar.
Sonra gittigimiz yerin adini hatirlamamakla birlikte canli muzik yapan bir rock bar oldugunu soyleyebilirim. Burda da gruplarin ara verdiklerinde ellerinde taslarla para toplamak icin masalari gezdiklerine sahit olduk , gobek baglamis orta yasli eski metalci abi masamiza geldiginde.

Sonuc olarak ben sanirim gizli bahceyi ozledim ahahhaha

19 Haziran 2009 Cuma

Parc Asterix



Gectigimiz haftasonu bir heyecan gittik Asterix Parc'a , cocuklar gibi sendik :)
Ilk sira havaalanindan binecegimiz shuttleda basladi (evet cicim shuttle'a da ozel ucagimizla gittik ) sacma sacma konusmayayim baya rer ile (bir cesit metro) gittik iste havaalanina. Neyse mevzu bu degil. Baya coluk cocuk genc ihtiyar dolustuk otobuslere dag basini duman almis soyleyerek gittik 30 km. yolu ahahah
Sonra baktik haritasindan , evet baya baya genis bi alana yayilmis arkadaslar , dedik en sondaki rollercoasterdan baslayalim girise dogru hepsini bi dener geliriz. Bu arada sehir merkezinden oraya 2 saatte gitmistik , saati baya 12 ettik yani gidene kadar. 12de en baba rollercoasterlardan birinin sirasina girdik.Beklediiiik , beklediiiik , hala bekliyoruuz ve sira biraz ilerliyor , yavastan beynimiz kayniyor gunesin alninda , ama bilet aldik biz ,geldik o kadar sabah erken kalkip , yok bekliycez yani kararliyiz. Tabi kagit-tas-makasa kadar uzanan bir bunalmislik yasanmiyor degil. Bizden goren ondekiler de oynuyor , onlarin onlerindeki de..ne global bi oyunmus bu dedik basladik dunyada olan olaylari irdelemeye.Neden mi oyle bisey yapiyoruz cunku halaa bekliyoruz ahahha sinir bozukluguna varmaya basliyor ki dev zeus heykeline variyoruz. Ha daha bisey oldugu yok sadece aletin konsepti zeus bi de zeusun eteginin altinda cicekli don var , sira devam ediyor daha. Noldu siz de mi bunaldiniz? Yok caniiim saat daha 1 bilemedin 1i ceyrek geciyor.1 saat nasil da gecmis anlamadan.
Tamam uzatmiyorum zira cok macerali bi durum degil iste ondeki arkadakiyle kanka oluyosun adam turkiyeyi duyunca aaa istanbuuul falan bi seviniyo ama hala ayni yerde bekliyosun iste sacma sapan kesiliyo muhabbetler de artik.
Bu arada sevgili , belki ben son anda vazgecerim diyor , ama olur mu bak cok eglenicez diyosun. O kadar bekledik sahane olucak. Bacaklarimizda derman kalmadi lan baya yorulduk yani bildigin.
Ve sira geliyor , gozlerimden yas gelecek cok mutlu , duygu dolu anlar yasiyoruz. Ve iste cikiyo yavas yavas. Sonra deli gibi dusmeye basliyor , devam ediyor , azcik cikiyor yine dusuyor. Arada gozumu acip fotograf bile cektigimi hatirliyorum ahahhaha. 1-1,5 dakikalik adrenalin yuklu dakikalar yasiyoruz. Bu dakikalar sonrasinda tutulmus omuzlarla 2-3 gun kendini hissettirecek, henuz bilmiyoruz.
Sonrasi sulu rollercoasterlar falan ama heryerde bi kuyruk. Yine en cok eski lunaparklarda olan o halkalari siselere gecirip marlboro kazandigin oyunlarda buluyoruz eglenceyi ahahah yalniz marlboro yerine pelus muz veriyolar.

Havanin 10da 10bucukta karardigi bi memlekette bu park 7de kapaniyor.Bizde de zaten sira beklemekten derman kalmiyor. Donuyoruz 7de evimize.

Sonuc olarak rollercoaster rocks ama o sirayi bi daha beklemem daha da gelmem Asterix'e , iste bu kadar!

Bunun gibi arkadaslar arabalari yesilliklere suruyorlar cocuklar ahahha Sonra noluyo arabanin kici basi dokuluyor. Surucu boyle saskin degilse bile bi saskin gelip iki arabanin arasina ittire ittire park yerine yerlesiyor zaten ahahha

16 Haziran 2009 Salı

Catacombs of Paris



Paris'te ilk gezdigim yerlerden biri bu sahane kuru kafa ve kemik dolu yerdi. Yerin 7 kat altinda , metronun, kanalizasyon ,telefon ve her turlu tesisatin da altinda butun Paris'in altinda bir depo yapmislar. 17.yy. sonlarinda mezarlar hastalik yaymaya baslayinca 60 kusur mezarliktan 6 milyondan fazla insanin kafatasini kemiklerini almislar indirmisler yerin altina. Bir de guzel dizmisler ki cocuk kafalariyla kalpler , kuru kafalardan olusan haclar , ve hatta cok buyuk bir vazo bile yapmislar. Yani fransizlar bu isi de sanata ve turizme dokmusler.
Fakat bu fotografta da goruldugu uzere isik bu arkadaslari yesertiyor , o yuzden turist olarak gezebildigimiz 1,5 km.lik kisimda los bir isik var sadece. Giderken fener almak ise yarayabilir.
Catacomb sadece Fransa'da degil bircok ulkede varmis.
Austria – Catacombs of St. Stephen's Cathedral, Vienna
Egypt – Catacombs of Kom el Shoqafa (or Kom al Sukkfa, Shuqafa, etc.) in Alexandria
England – Catacombs of London
France – Catacombs of Paris
Ireland – Catacombs of St. Mary's Knockbeg College in Carlow
Italy – Catacombs of Rome
Italy – Capuchin catacombs of Palermo
Malta – Maltese Catacomb Complexes, Rabat[2]
Peru – Catacombs of the Convento de San Francisco, Lima
Scotland – Catacombs of Edinburgh
Spain – Catacombs of Sacromonte in Granada

Hedefim bu ulkelerde de gezmek! zira coook eglendim.
Metallica konserine giden bir ergen misali :)

Hell yeaaaaahhh!

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Paris - 1




Kalabalik, eski , sidik kokulu , karanlik , uzun upuzun koridorlari olan bir yer Paris metrosu. (paris metrosu diyince daha havali oluyor)
Geldigimin ilk gunu metroya binip de aracin icinde birden baslayan bangir bangir muzigi duyunca (ustelik rap!) tek irkilenin ben oldugunu farkettim. Neredeyse her istasyonda birileri muzik yapiyor , hem de oyle boyle degil saksafon calan abiden , tap dance yapana kadar her turlusu var, sesler danslar muhtesem. Aracin icine binenler biraz rahatsiz edici oluyor fransizlar icin ama ben yagmurda islanip kendimi metroya atmisken burnumun dibinde flut ve akordeonla "those were the days" caldiklarinda kalkip Fener icin opera soylemiyim diye kendimi zor tutmus ve cokca eglenmistim.
Sehirde gezerken muthis kolaylik sagliyor bu paris metrosu (hala havali!). Kostebek gibi bi yandan girip diger yandan cikiyorsunuz , trafige girmeden ustelik gayet makul fiyatlara.
Tip1:Eger turist iseniz veya kart alacak kadar cok kullanmiyorsaniz , yine de 10 biletlik carnelerden alin , daha uygun oluyor. Fakat sehri ve tabii ki metro hatlarini farkli bolgelere ayirdiklari icin bilet alirken hangi zone olduguna dikkat edin.
Her istasyonun da kendine has bi tipi dizayni var. Bizimki gibi oyle 5 durakli olmadigindan genel konsepti koruyarak renkli fayanslarla , duvarlardaki resimlerle degistirmisler. Kimi duraklarda gecisler turnike iken kimilerinde bileti okutunca acilan cam kapilar var. Ama tabi bircoklari icin bunun bi onemi yok cunku onlar siz bileti okutur okutmaz acilan cam kapidan pesinizden gececek ya da turnikenin ustunden ziplayiverecek kadar atletikler. Cam kapi tamam da (tabii ki biz de yaptik ahahahah) turnikeden nasil oyle ziplanir arkadasim reklam filmi mi cekiyoruz zip zip?

Fakat dilencisinden muzisyenine, ayyasindan manavina kadar asagida ayri bi sehir daha var ve eger sen bu metronun gitmedigi bir yere gidiyorsan , cok tehlikeli islere bulasmissin dostum , orda muhtemelen yabancilari sevmiyorlardir.

Kisaca hastasiyiz kendisinin.

14 Mayıs 2009 Perşembe

100 metre ileriye tasindik!

Previously on Happy Family:

Hemen kisa bir ozet gecerek blogumuzu yine yeniden aciyoruz.

Benim beyim bir expat :)

Bir nevi sen bizim icin calis biz de seni ordan oraya dolastiralim anlasmasi iste.
Hal boyleyken yeni durak Paris idi ve yeter gayri bu ayrilik diyerek beraber gitme karari aldik. Sonuc ; ben 22 Nisan itibariyle Paris topraklarina ayak basmis ve Gare du Nord'dan elimde valizlerle cikinca "Seni yenicem Pariiiis" diye haykirmis bulundum. (evet evet yaptim ve cok eglendim )

Birkac gun bekledikten sonra 24 Nisan gunu evimize de yerlestik. Cok cici pek guzel bir binanin 2. katinda ben diyim 100 sen de 200 metrekare havuzlu jakuzili bir ev burasi. Evet evet gercekten. Ama hizmetci istemedim ben o ne oyle evin icinde yabanci olmaz dedim! Bir uyandim ki ter basmis :)

Sonra bir hafta kadar internet gelsin diye bekledik ki sevgili internetimizin,televizyonumuzun ve hatta telefonumuzun oldugu ufacik tefecik kutu ups gorevlisi arkadasin sefkatli kollarinda bize ulasti.

E geldigimizden beri de yedik , ictik , gezdik efendim evet.

Detaylar sirayla.

Simdilik au revoir!