6 Temmuz 2011 Çarşamba

Ruzgarli sehir Chicago!



Bu hafta 4 Temmuz'un pazartesiye gelmesi vesilesiyle haftasonuyla birlestirilmis 4 gunluk bir bayram tatilimiz vardi :) Haftanin sonuyla,basiyla birlestirilip uzatilan tatillere aliskin bir neslin evlatlari olarak bu duruma cok sevindik tabi!
Bu durumu ve de sonunda yaz aylarinda oldugumuzu hissettiren sicak havayi da firsat bilip 2 gun Chicago'yu gezdik. Oldugumuz yere arabayla 1bucuk saatten biraz fazla suruyor olmasi gunubirlik ziyaretler icin de kolaylik sagladi.

Ilk gun , uzun suredir Turk yemegi yememis , kebaba hasret kalmis oldugumuzdan buldugumuz ilk Turk restaurantina (Cafe Orchid) attik kendimizi. Tabii ayran ve turk kahvesinin kalmamis olmasi, rakinin menude bile yer almamasi biraz hayal kirikligi yaratsa da ,neredeyse Turkiye'de yediklerimizin cogundan guzel olan adanalar geldiginde herseyi unutmustuk :)



Chicago ile ilgili ilk dikkatimizi ceken de trafik oldu aslinda. Sehrin girisinde tikanmis olan trafik , sehir icinde de bircok yerde yogundu. Sehrin gobeginde oldukca genis bir alan kaplayan parkin altini da komple otopark (millenium parking garage) yapmis olmalarini takdirle karsilayip arabadan hemen orada kurtulduk. Sehir ici ulasim rahat oldugundan (metro,bisiklet vs.) gezmek icin gelip de trafigi cekmek istemeyenler icin oldukca pratik bir cozum bu. Otopark fiyatlari ise Istanbul ayarinda.

Otoparktan cikista ilk gordugumuz Millenium Park oldu. Sehrin ortasinda , genis yesillik bir alan. Ve icinde oldukca buyuk sahneler var. (Zaten bircok konser, festival de burada gerceklesiyor.) Parkin acilisi 2004te yapilmis, dolayisiyla oldukca yeni ve de bakimli gorunuyor. Icinde bircok ilgi ceken alan var ,fakat sanirim en buyuk ilgiyi "The Bean" nam-i diger fasulye topluyor. :) Fasulye seklinde, sivi civadan esinlenerek paslanmaz celikten yapilmis bu heykel, sekli itibariyle parki, gokdelenleri ve gokyuzunu cok guzel yansitiyor. Insanlarin gelip bir de kendilerine buradan bakmalari, fotograf cektirmeleri klasik bir turistik faaliyet bile sayilabilir. Tam da boyle :)





Chicago'nun en sevdigimiz yani ise deniz denebilecek kadar buyuk,baktiginizda ucu bucagi gorunmeyen gole kiyisi olmasi, hem gokdelenleriyle, gorsel olarak cok modern bir sehir gorunumu cizmesi, hem o kadar beton ve demir yigininin arasinda bolca yesillik olmasi, ustune ustluk bi de bunlarin ortasindan nehir gecmesi!
Chicago ismini yabani sogan anlamina gelen "shikaakwa" dan almis. 1871'de cok buyuk bir yanginla sehrin 3te 1i yanmis ve bu yangin sonrasinda sehri bastan insa etmek durumunda kalmislar. Boylece ilk gokdeleni de 1885'te insa etmisler. Biz de nehirdeki bir tekne turuna katilarak butun bu guzelliklerin hepsini bir arada gorduk, iyice sevdik bu sehri. Bircok gokdelenin bir ozelligi,bir hikayesi var. Ayrica golde biraz acilip sehre uzaktan bakmak da oldukca guzel. Bir kez daha anliyoruz ki, bir sehrin suya kiyisi olmasi o sehri yasanabilir bir yer haline getiriyor. Aksi halde o kadar cok bina varken, sehrin yine de ferah olmasi mumkun olmazdi.





Ikinci gidisimizde bu sefer ilk hedef Chicago Museum of Science and Industry (Bilim ve Sanayi Muzesi) oldu. Muze mutlaka gorulmeye deger. Ozellikle bilim kismi oldukca zengin. Bir de kacirdigima cok uzulmus oldugum "Body of Worlds" sergisi gittigimizde oradaydi ki, ayrica mutlu etti. Gercekten kacirdigima uzuldugum kadar varmis. Bu sergiyi ayrica bir yazi ile kacak cektigim fotograflariyla sonraya birakiyorum.

Son olarak sehirde belki de en turistik yer olan Navy Pier'e gittik. Eger yolunuz duser de vaktiniz olursa , donme dolaba mutlaka binilmeli. Kendisi bildigimiz donme dolap ancak Chicago'yu bir de bu acidan gormek cok guzel. Biz gittigimizde gunduz idi fakat gunbatiminda cok daha guzel olabilir.



Sehrin boylesine buyuk bir gole kiyisi olunca, oldukca sicak olan yaz aylarinda insanlara denizi aratmayacak bir sahil yapmayi da ihmal etmemisler tabii. Biz de giydik mayolarimizi yuruduk sahile dogru. Tarihin 4 Temmuz olmasinin da etkisiyle , parklardaki mangal/atletli ve yayilmis uyuyan babalar konsepti dikkatimizden kacmadi. Sahil de bir o kadar kalabalikti. Fakat o kadar sicakti ki biz kendimizi suya atmaktan alikoyamadik. Ta ki suyun dondurucu soguguyla karsilasip geri kacana dek! Evet , gol olmasi sebebiyle oldukca soguktu, biz de zaten cok kalabalik diyerek sehrin guzel caddelerine geri donduk :) Yine de su,kum,agaclar,gokdelenler,gokyuzu seklinde ilerleyen bir sehir gormek keyif vericiydi.

Buranin yemeklerini kesfettikce yine not duserim, ama keyifli olan bir sey de nehire kiyisi olan cafe/barlarda aksamustu soguk bir bira yudumlamak, soylemeden gecmeyelim.



Henuz gezip gormedigimiz cok yerler olsa da, biz bu sehri pek bi sevdik. Bakalim Eylul'de buralardan ayrilirken de boyle diyecek miyiz :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder